Üstün zekâlı ve yetenekli çocukların yeteneklileri ne kadar erken tespit edilirse eğitimlerinde de o kadar başarı sağlanmaktadır (Moore, 1992). Erken dönemde doğru tanılanan çocuklar için geleceğe yönelik plan oluşturmak kolaydır (Schofield ve Hotulainen, 2004; Stapf, 2003). Erken dönemde üstün zekâlı ve yetenekli bir çocuğu tespit edebilmek için birçok farklı veriye ihtiyaç vardır. Erken dönemde üstün zekâlı ve yetenekli çocukları tespit etmek oldukça zor-dur. Çocukların gelişimi en hızlı altı yaşına kadardır. Tanılamanın nasıl ve han-gi araçlarla yapılacağı tartışmalara neden olmaktadır (Cutts ve Moseley, 2004; Pfeiffer, 2008). Zekânın (IQ) tespitinde genel olarak zekâ testleri kullanılmaktadır. Zekâ testleri genellikle altı ve üzeri yaştaki çocukların tanılanmasında geçerli ve güvenilir sonuçlar vermektedir (Hodge ve Kemp, 2002). Zekâ testle-rinde sınırlılığı ortadan kaldırmak için gelişim testlerinden yararlanılmaktadır. Bu da güvenilirliğe ilişkin soru işaretleri oluşturmaktadır (Alma, 2015). Bu dönemde standart test mi yoksa aile ve öğretmen gözlemine dayalı veriler mi kullanılacağı net değildir. Yaygın olarak kullanılan iki farklı tür; yeteneğe daya-lı ve psikometrik ölçeklerdir. Güncel çalışmalar bu iki türü birlikte kullanarak bütüncül sonuçlar elde etmektedir (Heller, 2001; Heller, Perleth ve Lim, 2005).
Üstün zekâlı ve yetenekli öğrencilerin tanılanması onların başta bilişsel becerileri olmak üzere diğer becerilerinin formal ve informal araçlarla değerlendirilme sürecidir (Ercan, 2013; Karadağ, 2015).Türkiye’de erken çocukluk döneminde üstün zekâlı ve yetenekli çocukların tanılanmasına yönelik süreç/basamaklar aday gösterme, ön değerlendirme, grup tarama, bireysel inceleme, kayıt ve yerleştirme şeklinde gerçekleşmektedir (MEB, 2009; MEB, 2016). Üstün zekâlı ve yetenekli çocukların kendilerine özgü bilişsel, duyusal, sosyal, ahlaki birçok özelliği vardır (Alma, 2015; Çetinkaya, 2013b). Bu özellikleri ölçmek için kullanılan formal verilerin sınırlılıkları öğretmen görüşleri ile desteklenmektedir. Çocukların yeteneklerinin erken dönemde fark edilebilmesi için aile ve öğretmen önemli iki faktördür. Çünkü erken çocukluk döneminde çocuğu gözlemleme gücü en yüksek olan kişiler bunlardır. Erken dönemde üs-tün zekâlı ve yeteneklilere yönelik olarak çalışmalarının en önemli bölümünü tanılanmaları ve öğretmen farkındalığının artırılması şeklinde ifade etmek mümkündür (Akar, 2012; Porter,1999).
Erken Dönem Tanılamada Öğretmen;
Üstün zekâ ve yeteneğin net şekilde ortaya koyulabilmesi için onu niteleyecek özellikler iyi bilinmelidir. Üstün zekâ ve yeteneğin tanı kriterleri bu çocukların akranlarından farklılaşan özellikleri ile benzerlik göstermektedir. Bu an-lamda öğretmenlerin tanı kriterleri konusunda yeterli bilgi sahibi olması gerekmektedir. Öğretmenlerin bu hazır bulunuşluğu tanılamayı yapacak olan uzmana büyük katkılar sağlayacaktır (Heller ve Schofield, 2008). Kelemen’e göre (2012), tanılamada kullanılacak en önemli veriler gözlem ve kontrol listeleri ile elde edilir. Üstün zekalı ve yeteneklilerin genel özelliklerinden ileri öğrenme kapasitesi, yaratıcılık ve motivasyon gibi veriler toplanmaya çalışılır.
Öğretmenler üstün zekâlı ve yetenekli çocuklar hakkında en fazla bilgiye sahiptirler. Tanılama süresince öğretmen niteliği verimi etkilemektedir (Şahin ve Çetinkaya, 2015) Formasyon becerileri, aldığı eğitim ve çocukla geçirdikleri zaman dikkate alındığında çocuklar hakkında en fazla bilgiye sahip kişinin öğretmen olması beklenmektedir. Öğretmen çocukları sürekli gözleme ve yeteneklerini deneyimle fırsatına sahiptirler. Türkiye’de üstün zekâlı ve yetenekli bireylere eğitim yaygın olarak Bilim ve Sanat Merkezlerinde (BİLSEM) verilmektedir (Çetinkaya, 2013a). BİLSEM’lerde okul öncesi dönemde eğitim verilmemektedir. Üstün zekâlı ve yetenekli çocukların erken dönemde tanılanmalarında öğretmen nitelikleri konusunda zorluklar yaşanmaktadır. BİLSEM’de okul öncesi dönem programı olmadığı için BİLSEM öğretmenleri de erken çocukluk dönemi üstün zekâlı çocukları hakkında bilgi sahibi olamamaktadır. Öğretmenlerin erken dönemde üstün zekâlı çocuklar konusunda eğitim alma fırsatlarının olmaması çocukların yeteneklerini fark etmede zorluk yaşatmaktadır (Por-ter,1999).